Bölümü Dinlemek İçin Bağlantılar:
Otomatik Oluşturulmuş Bölüm Metni:
Asistanlığın başında kadın servisinde çalışırken, 20'li yaşlarda genç bir kadın hastamız sürekli eşinden şikayet ediyordu. Hocamız vizitte, bu hastanın eşini çağıralım, tanı olarak da DHB düşünelim dedi. DHB, dikkat eksikliği ve hiperaktifte bozukluğu demek.
Ben de ne ilgisi var diye düşünmüştüm. Çünkü benim için DHB, hoplayan, zıplayan, koşturan, sınıfta düzeni bozan çocuklar demek. Bir erişkinde dikkat eksikliği nasıl oluyor, hiçbir fikrim yok.
Akşam DHB belirtilerine çalıştım. Hastanın eşini davet ettik, ertesi gün belirtileri soruyorum. Diyorum ki eşya kaybeder misiniz? Evet hocam diyor.
Otururken bacağınızı çok sallar mısınız? Konuşurken konudan konuya atladığınızı söylerler mi? Adam her soruya evet hocam, nereden bildiniz diye şaşırıyor. Ben de şaşırıyorum. Çünkü ben de çok bildiğimden değil, hoca sor demiş.
Ben de ondan soruyorum. Sonraki vizitte hocaya sordum. Dedim ki hocam, hastamızın eşini davet ettik, gerçekten dikkat eksikliği çıktı.
Siz bunu nasıl tahmin ettiniz? Eşini eziyet eden de önce dikkat eksikliği düşüneceksin dedi. Bu söz benim hem DHB'ye hem psikiyatriye bakışımı çok etkilemiştir. Ne Biliyoruz'a hoş geldiniz.
Ben Cenan, psikiyatri uzmanıyım. Bu kanaldaki yayınlarda kendiniz ve çevrenizdeki insanları daha iyi anlamanıza yardımcı olmayı hedefliyoruz. Bu bölümde çevresinin sinirli diye şikayet ettiği kişilerde ilk hakla gelmesi gereken tanıdan, dikkat eksikliğinden ve ilişkiler üzerine etkilerinden söz edeceğiz.
Yıllar önceki kongrelerden birinde adli psikiyatri alanında önde gelen hocalarımızdan biri şöyle demişti. İyi hekimlik, hastayı görür görmez şıp diye tanı koymak değildir. Nereyi araştırman gerektiğini hemen sezip oraya yönelmektir.
Yani deneyiminizle, sezginizle aklınıza hemen bir tanı gelebilir, ama onu doğrulamak için görüşmeyi, muayeneyi o tarafa yönlendirmeniz, daha fazla kanıt toplamanız gerekir. Sevgilisi ya da eşi tarafından sinirli diye şikayet edilen herkes, dikkat eksikliği olacak diye bir kural yok. Ama bunların hepsi için, acaba dikkat eksikliği mi var diye kafa yormaya fazlasıyla değer.
Birçok psikiyatrik hastalığın ağırlaştığı dönemlerde insan sinirli olabilir. Biz bu bölümde, mizaç olarak sürekli sinirli diye bilinen kişilerden ve çocukluktan başlayan dikkat eksikliği bozukluğundan söz ediyoruz. Söylemesi kolay olsun diye çoğu zaman ben kısaca DHB diyorum.
Dikkat eksikliği, aşırı hareketlilikle hiperaktiviteyle de birlikte olabiliyor. Ama yaş büyüdükçe, işin hiperaktivite kısmı yatışırken, dikkat sorunları genelde devam ediyor. Yani erişkinde hiperaktivitesiz dikkat eksikliği çocuklara göre daha sık.
Bu da erişkinde tanı koymayı zorlaştırıyor. Mesela bizim ailemizde de dikkat eksikliği sık ama hareketli kimse yok. Zaten bir şekilde hep Durgun soyadını almışlar.
O yüzden uzun yıllar kimseye tanı konmamış. İkinci bölümde doğuştan var olan kişilik özelliklerimizden, yani mizaçtan bahsetmiştik. Kişilik deyince insanların aklına hep narsist, histrionik gibi kategoriler geliyor.
Oysa kişilik, tüm insanları 3-5 kategoriye sokamayacağımız kadar karmaşık bir olay. O nedenle ikinci bölümde dedik ki aslında kişiliği The Sims oyunundaki gibi her bir özelliğe puan vererek anlatmak bizi gerçeğe daha çok yaklaştırır. Mesela bu kişinin enerjisi 10 üzerinden 8 puan, dikkati 2 puan, dışa dönüklüğü 7 puan falan gibi.
Mizacımızın en önemli bileşenlerinden biri dikkati sürdürebilme becerisi. Yani dikkatiniz sadece yaptığınız işe, okuduğunuz şeye odaklanmayı etkilemiyor. Kişiliğinizi belirleyen, insan ilişkilerinizi en çok etkileyen özelliklerden biri dikkat.
Neden böyle? Çünkü dikkat eksikliği insanı sabırsız ve unutkan yapıyor. Mesela sabırsızlığı ele alalım. Ders çalışamama, işleri yarım bırakma veya bir filmi izlerken çok çabuk sıkılma olacağı zaten açık.
Ama sabırsızlık aynı zamanda birini dinlerken ya da birini beklerken de çabuk sıkılmaya yol açıyor. Ben DHB'lilerin böyle durumlarda yaşadığı huzursuzluğu şuna benzetiyorum. Sanki elinizden kaçan bir şeyi hemen yakalamak için koşmak istiyorsunuz.
Ama bir kişi de size arkadan sarılmış, gitmenize izin vermiyor. Bir an önce kurtulmak istediğiniz bu his, DHB'lilere olur olmaz yerlerde geliyor. Ve bu his varken bir şeye tahammül etmek çok zor, bu da onları sinirli insanlar yapıyor.
Klasik ve basit bir örnek vereyim. Diyelim ki DHB'li bir adam arabasıyla kız arkadaşını evinden almaya gitti. Oradan da bir yemeğe çıkacaklar, beraber keyifli bir akşam geçirecekler.
Sadece ikisi var, kendilerini bekleyen kimse de yok, hiçbir aceleleri yok. 7'de buluşalım demişler, adam 7'yi 5 geçe evin önüne geldi, aşağıdayım diye mesaj attı. 4-5 dakika geçti, ortalıkta kimse gözükmeyince adam bu sefer telefon açtı, hadi inmiyor musun diye sordu.
Biraz daha geçti, kadın 7'yi çeyrek geçe aşağıya inebildi. Dikkat eksikliği olan bir kişi için orada beklenen her saniye bir ızdıraba dönüşebilir. Sorsan adam kendisi de biliyor, zaten bir yere yetişmiyorsunuz, bekleyen kimse yok.
Ve beraber keyifli vakit geçireceksiniz, surat asacak, sinirlenecek ne var, 10 dakika geç gitseniz ne olacak? Ama tüm bunları bilmek, biri seni sıkıyormuş hissinin gelişmesine engel olmuyor. Bu biyolojik bir şey, otomatik gelişiyor, o yüzden durduk yere sinirli olup tat kaçırıyorlar. İlişki sorunlarının çok büyük kısmı iletişim eksikliğinden kaynaklanır.
Zaten çift terapisinin temeli de büyük oranda iki kişinin birbirini anlamasını sağlamak. Geçen bölümde de söyledik, insanın çevresinde oh be gerçekten beni anladı diye hissettirecek biri olması çok değerli bir şey. Ama böyle insanları bulmak çok zor, çünkü kimse kimseyi dinlemiyor.
Çoğu zaman insanlar karşıdaki konuşurken kendine söyleyeceğini tasarlıyor. Kendi yaşamınızdan da düşünebilirsiniz. Mesela en son ne zaman birinin sizi gerçekten anlamak için dinlediğini, içtenlikle merak edip gözünüzün içine bakarak sorular sorduğunu hatırlıyorsunuz.
Hem hayatın hızlanması, uyaranların çok fazla olması, hem de alternatiflere ulaşmanın eskiye göre çok daha kolay olması nedeniyle insanların birbirine tahammülü çok azaldı. Böyle bir dünyada zaten birini dinlemek zor. VHB için daha da zor.
Karşıdaki azıcık uzun konuşsa bunlar zaten hemen başka şey düşünmeye başlıyorlar. O nedenle kendilerine söylenen şeyleri hatırlamaları da çok zor oluyor. Sadece konuşurken değil, bir şeylerle uğraşırken de akılları başka yerde olduğu için, eşyaların sağda solda kalıp kaybolması, aldığı bir şeyi geri koymama, dolabı çekmeceyi açıp bir şey aldıktan sonra hepsinin açık kalması gibi şeyler de oluyor.
Dağınık insanlar oluyorlar. Karşı taraftan baktığında söylenenleri hatırlamayan, yapma dediğin şeyleri yapıp duran ve en ufak şeye sinirlenen bir kişi. Birlikte yaşaması zor.
Ve sonuçta kimse kimseyi çekmek zorunda değil. Tabii ki bende DHB var deyip her istediğini yapamazlar. O nedenle dikkati normal kişiler için çok basit olan bazı şeyler, DHB'liler için çok daha fazla çaba harcamayı gerektiriyor.
Bence bu zavallı DHB'liler çok fazla ilişki sorunu yaşadığı için bunlara narsist etiketi çok sık yapıştırılıyor. Çünkü sosyal medyada içerik üreten birçok kişi narsistlerden söz ediyor. İşte narsist şöyle, narsist böyle, narsisti nasıl tanırsanız, bunla nasıl baş edebilirsiniz? Böyle olunca bir sürü insan kendisine eziyet eden eski sevgilisinin narsist olduğunu düşünüyor.
Çünkü insanlar hayatlarında ters giden şeylerin sebebini açıklamaya çalışıyorlar. Ben bu narsist denen kişilerin önemli bir kısmının aslında DHB olduğunu düşünüyorum. Adam ya da kadın neyse sabırsız ve unutkan olduğu için sizi dinlemiyor, söylediğiniz şeyi unutuyor, çok çabuk sinirleniyor, tam bencil, sadece kendini önemseyen biri gibi görünüyor.
Oysa bu kişilerin kendi yaşamları da zor. Belki sizin eşiniz ya da sevgiliniz gerçekten de narsisttir, bilemiyorum. Ama şunu söyleyebilirim, ben hayatımda narsist tanısı alıp da oh be ben narsistmişim deyip sorunlarını çözen bir kişi bile görmedim.
Ama dikkat eksikliği tanısı alıp hayatı değişen çok insan gördüm. O nedenle sevgilinizin narsist olduğunu düşünüyorsanız ya da tam tersi size narsist deyip duruyorlarsa acaba bu dikkat eksikliği olabilir mi diye bir de onu düşünmenin hiçbir zararı olmaz. Peki kimlerde dikkat eksikliği düşünelim? Burada sayacağım şeyleri tabii ki her insan zaman zaman yapar, hemen herkese DHB demiyoruz ama sayılanlardan bir çoğunu çok sık yapıyorsa bu DHB için oldukça anlamlı.
Bir yandan da nasıl insanları narsistler, histrionikler diye ayırmayalım diyorsak dikkat eksikliği olanlar ve olmayanlar diye de ayırmamak gerekli. Çünkü söz gelimi dikkati 10 üzerinden 2 puan olan bir kişi başka özellikleriyle birçok şeyi telafi ediyor da olabilir. O yüzden DHB'si olan kişiler burada sayacaklarımın hepsini yapacak diye bir şey de yok.
O zaman genel kural gene geçerli, sadece burada konuşulanlarla kimseye tanık olamaz, kişiye özel doğru bilgiyi ancak onu muayene eden bir hekim verebilir. Şimdi ben dikkat eksikliği olan kişilerde sık rastladığımız bazı şeyleri saymak istiyorum. Bazıları gerçekten tanı kriteri, bazıları da benim kendi klinik gözlemim.
Birkaçını zaten söyledik. Anahtar, cüzdan, telefon gibi eşyaları çok fazla kaybetme, kapının üstünde anahtarı bırakıp gitme, bu bölümünde konusu olan çok çabuk sinirlenme, dan diye en olmadık lafı söyleme, kendisi konuşurken konudan konuya atlama, çok fazla ve dağınık konuşma, küçükken sınıfta çok konuşma, öğretmenlerin sürekli söz almadan konuşuyor, arkadaşlarını lafa tutuyor diye şikayet etmesi, yavaş şeylere tahammül edememe, mesela akmayan trafikte, ilerlemeyen kuyrukta, diğer insanlara göre daha çabuk sinirlenme, yavaş konuşana da tahammül edemediği için insanların sözünü kesme, lafın sonunu tamamlamaya çalışma, izlediği ya da dinlediği bir şeyi sürekli hızlandırmak isteme, mesela bu podcastı da hızlandırarak dinleme, hızlandırmanın yanında, DHB'li olan kişiler genellikle bir işle uğraşırken, arkada bir ses ya da müzik olmasından hoşlanıyor, o nedenle ben podcast dinleyicileri arasında DHB'nin genel toplumdan biraz daha sık olduğunu düşünüyorum, mesela çok basit bir iş mutfağa toplamayı ele alalım, normalde 5 dakika sürecek bir işi bir şey dinlemeden yapamadıkları için, ondan önce 10 dakika telefonu kulaklığı bulmakla, ne dinleyicine karar vermekle harcama çok tipik, başka sık gördüğümüz şeyler, yerinde uzun süre oturmakta zorlanma, bacağını oynatıp masayı sallama, oturarak telefonla konuşmaya tahammül edememe, o yüzden telefonla konuşurken mutlaka dolanmak isteme, uzun işleri yarıda bırakma, öte yandan girişimci ve yaratıcı olma, işlerin çabuk gitmesi için yeni çözümler üretme, sonuç odaklı olma, ilgisini çeken şeylere abartılı şekilde iyi odaklanma, mesela saatlerce bilgisayar oyunu oynama, motosiklet kullanma, kumar oynama gibi adrenalinin yüksek olduğu etkinliklere çok ilgi duyma, burada motosiklet aynı zamanda trafikte daha az takıldığı için de cazip geliyor, ama bir yandan da dikkatin dağınık olması nedeniyle maalesef kaza riski de yüksek. Çok fazla iş değiştirme, boşanma, dikkat eksikliğinin genetik geçişi fazla olduğu için, ailede boşananların fazla olması da yine DHB düşündürür.
Bir de son olarak Erzurumluluk, Trabzonluluk, Rizelilik. Doğu Karadeniz bölgesinde dikkat eksikliği çok sık, bununla ilgili elimde bir veri yok ama ben bu bölgede insanların daha sinirli olmasını dikkat eksikliğine bağlıyorum. Zaten halk oyunlarının horon olmasından da o hareketlik yerinde durmaya tahammülsüzlük belli.
Mesela ekşi sözlükte her yıl Ramazan'ın ilk dayağı nerede atılacak diye anket olur, en çok Erzurum yazılır. Bence bu, Erzurum en dindar yer olduğundan değil. Bu tarafta sabırsız insan sayısı zaten çok, bir de bunlar aç kalınca iyice sinirli oluyorlar.
Şu da var, bana göre Kurtuluş Savaşı'nın Doğu Karadeniz'den başlaması da sürpriz değil. Çünkü milli mücadele her şeye sabrederek olmaz, bir şekilde yeter deyip harekete geçmek gerekiyor. Özetle, dikkat eksikliği insanı sabırsız, dağınık ve unutkan yapar.
Bu nedenle bu kişiler çok fazla ilişki sorunu yaşarlar. Mizacı sinirli olan insanlar, illa dikkat eksikliği olacak diye bir şey yok. Ama akla ilk gelmesi gereken tanınılardan biri.
Bu bölümde DHB'nin hayatı zorlaştıran yönlerini daha çok saydık. Ama bir yandan kişiye yaratıcılık, çözüm odaklılık gibi bazı avantajlar da sağlıyor. İleriki bölümlerde bu konulara da değiniriz.
Bu yüzden bir kişinin DHB olduğunun anlaşılması, zorlandığı konuların çözülmesi, güçlü olduğu yönlerden de yararlanılmasıyla hayatını müthiş olumlu etkileyebilir. Bu açıdan bir hekim tarafından değerlendirilmenin hiçbir zararı olmaz. Umarım bu bölüm birkaç kişinin bile olsa dikkat eksikliğinin fark edilmesine ve hayatının olumlu yönde değişmesine bir araç olur.
Sonraki bölümde görüşmek üzere.
Commentaires